Askimumya-Ima Kilavuzu, Murat Yalcinin yazarlik yasaminin ilk on yilinda yayimladigi iki kitabi bir araya getiriyor. Yalcin, ilk öykülerinden itibaren geleneksel anlatim yöntemlerinden uzak durmayi secmis, hikayeye odaklanmak yerine dili bir anlati karakteri olarak kullanmayi denemisti. Onun bu üslup arayisi ortaya ironik, derin düsüncelere kapi aralayan bambaska bir öykü dünyasi cikariyor. Askimumya, bu anlayisin olgunlastigi öykülerden olusuyor. Ima Kilavuzu ise ayni yönelimi kipkisa öyküler cercevesinde somutlastiriyor, deneysel öykülerden hoslanan okurlarin begenisine sunuyor.
Aciksözlü, acikyürekli degil, acikgöz olmak yeterliydi. Ya bu deve güdülecek ya bu diyardan gidilecekti. Herkes bunu söylüyor, bunu dinliyordu. Yarin icindi her sey, bir ömür, bugünler yarinlara adanarak tüketilecekti. Baska tüketim yolu yoktu. Bütün kapilar yüzüne kapandi. Pickurusu olmanin bedeli cok agirdi her yerde
Üc Baska türlü baslasin, bir baska metinden animsandigi gibi
ayamzay koy mülümmaha Tahammülüm yok yazmaya
miligves ülzüy kalbAblak yüzlü sevgilim elnirelzög isicif turaBarut ficisi gözlerinle ad nasta ralcaluk nuzUzun kulaclar atsan da
koy mülümmahaTahammülüm yok fUf