Tarih Türkiyeyi dünyanin en stratejik ve en cok göz dikilen cografyasina yerlestirerek ona son derece cömert davranmis ve bunun sonucunda da Türkiyenin dünya siyasetindeki rolü nüfusunun veya ekonomik gücünün saglayabileceginden cok daha büyük olmustur. Ne var ki ayni tarih onu bir zamanlar Sovyetler Birliginin ve simdi Rusyanin yani basina yerlestirerek ve kuzeydeki bu dev güce karsi koyabilmesine yetecek kaynaklardan ve gücten yoksun birakarak da Türkiyeye son derece zalim davranmistir.

Bu kitapta bir araya getirilen makaleler, bir yandan Türkiyenin 1950 sonrasindaki genel dis politikasinin ve özellikle Sovyetler Birligine dönük politikasinin degerlendirmesini yapiyor; diger yandan da dönemin genel uluslararasi iliskileri cercevesinde Ortadogudan Orta Asyaya uzanan cografyada, özellikle II. Dünya Savasi sonrasinda yasanan ideolojik, politik ve kurumsal dönüsümleri ele aliyor. Ayrica, eski ve yeni Orta Asyada etnisite, din, ulusculuk ve siyasal sistem gibi olgulari yetkin bir bicimde inceliyor. Dahasi, günümüz Orta Asyasinin dünya sistemiyle bütünlesmesine ve bu baglamda Türkiye ile Iranin rolüne uzanan genis bir bakis acisi sunuyor. Türkiye ve Orta Asyanin, zengin icerigi ve Kemal Karpatin her zamanki genis görüs acisi ve cözüleme derinligiyle alaninda önemli bir boslugu dolduracagina inaniyoruz.